Yasemin'den Pratik Bilgiler

Hayata dair her şey burada ...

22 Eylül 2011 Perşembe

internetten para kazanma yolları

 
 Eğer sizde netten para kazanmak istiyorsanız aşağıdaki linklere tıklayıp detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.Şimdiden kolay gelsin...
 
 
Google Kazançları
Anket Listesi
Affiliate Akademi
Anket Rehber 2011
XTicaret Üyelik

Gönderen yasemin zaman: 16:58 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Erişte nasıl hazırlanır ?


Makarna türü gıda maddeleri en pratik şekilde pişirilip sofraya konulabilen gıdalar arasında yer alır. Ancak hazır gıdaların güvenilir olup olmadığına dair tartışmalar sürekli olarak gündemde. Bu tartışmaların oluşturduğu güvensizlik ev yapımı gıdalara olan ilgiyi artırdı.
Erişte, hem pişirilmesi pratik olan, hem de evde yapılması kolay olan gıdalardan biri. Yaz sonlarına yaklaşmaya başladığımız bu günler; erişte, salça, reçel, turşu vb. gıdaların yapılma vaktinin de geldiğini haber veriyor.

Aşağıda evde erişte yapımı tarifini veriyoruz:
Ev yapımı erişte
Malzemeler: 5 bardak un, 1 bardak süt, yarım bardak su, 1/3 bardak zeytinyağı, 3 yumurta, 1 tatlı kaşığı tuz
Yapılışı: Unu büyükçe bir kaba koyun, ortasını havuz şekline getirerek yumurtaları, sütü, suyu, zeytinyağını ve tuzu bu havuza boşaltın. Havuzdakı sıvıyı unla birlikte yavaş yavaş yoğurun. Hamur biraz sert, ele yapışmayacak kıvamda olmalı. Eğer cıvık kalırsa biraz daha un eklenebilir. Hamuru 4 parçaya ayırıp bezeler haline getirin ve yarım saat kadar bekletin.
Ardından, açma tahtası ya da düz, temiz bir zeminin üzerine un serperek bezeleri merdane ya da oklavayla biraz kalın ve küçük bir yufka şeklinde, her iki tarafını da unlayarak açın. Yaklaşık 1-2 mm. kalınlığındaki yufkaları temiz bir yerde üzerine örtü örterek 7-8 saat kadar kurumaya bırakın. Yufkalar tamamen kuru hale gelmeden alın, üst üste koyarak yaklaşık 5 cm. kalınlığında şeritler halinde kesin. Daha sonra şeritlerden birkaç tanesini üst üste getirerek, yaklaşık 5 cm uzunluğunda 2 mm. kalınlığında erişteler halinde kesin. (İsterseniz eriştelerin kalınlığını zevkinize göre ayarlayıp daha kalın ya da daha ince tutabilirsiniz.)
Kıyılmış erişteleri temiz, pamuklu bir bez üzerine yayın, üzerine tülbent örterek açık bir alanda, gölgede kurutun. (Erişteleri kurutacak uygun yeriniz yoksa düşük ısıdaki fırında kısa bir süre ısıtarak da kurutabilirsiniz.) Kuruyan erişteleri kuru ve serin bir yerde bez torbalarda ya da cam kavanozlarda buzdolabında saklayabilirsiniz.
Burada verdiğimiz ölçüler yaklaşık 10 porsiyonluk erişte çıkartacaktır. Bir kez yapıp tecrübe kazandıktan sonra ölçeğinizi büyüterek daha fazla miktarlarda erişte yapabilirsiniz.
Gönderen yasemin zaman: 16:34 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

SALAMURA ASMA YAPRAĞI NASIL YAPILIR ?




SALAMURA ASMA YAPRAĞI

Nisan sonu, Mayıs başında ilk çıkan yapraklar ile asmaların ucunda haziranda çıkan son sürgün yaprakları satın alınır.

5 kg asma yaprağı, 2 kg. salamura tuzu,

Büyük bir tencere tuzlu su kaynatılır. Yapraklar sapları üst üste gelecek şekilde dizilir, parlak yüzleri üst üste getirilir, saplari biraz kısaltılır,

15 li yaprak demetleri genişce bir tepsi veya leğene konur.Kaynayan tuzlu su hepsinin üstünü kapatacak şekilde dökülür. Ertesi sabaha kadar bekletilir. Ertesi gün her demet alınır, saplarının olduğu yere kaya tuzu serpilip, sap içte kalmak üzere parmak gibi rulo yapılır. Bir cam kavanoza her bir rulo tabandan üste doğru istiflenir.Sıkı sıkı bastırarak içinde hava kalmaması sağlanır. En üste gelince tepsideki su dökülür, bir kenarlı kabın içine oturtulup, ağzı kapanır. Bir kaç gün tuzunu atması veya suyu azalırsa ilave ederek havasının çıkması beklenir, ağzı sıkıca kapatılarak, loş bir yerde kışa hazır, bekletilir.

Kullanılacağında her demet 15 yaprak olarak hesaplanıp, o kadar demet çıkarılarak kaynar suya konup tuzundan arındırılarak sarmak üzere hazır edilir.


Nisan sonu, Mayıs başında ilk çıkan yapraklar ile asmaların ucunda haziranda çıkan son sürgün yaprakları satın alınır.

5 kg asma yaprağı, 2 kg. salamura tuzu,

Büyük bir tencere tuzlu su kaynatılır. Yapraklar sapları üst üste gelecek şekilde dizilir, parlak yüzleri üst üste getirilir, saplari biraz kısaltılır,

15 li yaprak demetleri genişce bir tepsi veya leğene konur.Kaynayan tuzlu su hepsinin üstünü kapatacak şekilde dökülür. Ertesi sabaha kadar bekletilir. Ertesi gün her demet alınır, saplarının olduğu yere kaya tuzu serpilip, sap içte kalmak üzere parmak gibi rulo yapılır. Bir cam kavanoza her bir rulo tabandan üste doğru istiflenir.Sıkı sıkı bastırarak içinde hava kalmaması sağlanır. En üste gelince tepsideki su dökülür, bir kenarlı kabın içine oturtulup, ağzı kapanır. Bir kaç gün tuzunu atması veya suyu azalırsa ilave ederek havasının çıkması beklenir, ağzı sıkıca kapatılarak, loş bir yerde kışa hazır, bekletilir.

Kullanılacağında her demet 15 yaprak olarak hesaplanıp, o kadar demet çıkarılarak kaynar suya konup tuzundan arındırılarak sarmak üzere hazır edilir.
Gönderen yasemin zaman: 16:32 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

TURŞU NASIL YAPILIR ?

 Turu1_1





Malzemeler
1 adet lahana
1 şişe sirke
1 baş sarımsak
1 kaşık zeytinyağı
tuz

Yapılışı
Lahana yaprak yaprak ayrılır, yıkanır. Çok küçülen göbek kısmı da dört parçaya kesilir. Bu sırada ateşe oturtulan tencerede su kaynatılır. Lahana yaprakları bu suya batırılıp çıkarılır. Soğuk suya atılır. Hepsi haşlandıktan sonra emaye bir kap içine tülbent içinde nohutlar konur, üzerine lahana doldurulur. Bir kapta tuzlu su hazırlanır. (suya çiğ bir yumurta atılır üzerinde yüzene kadar tuz ilave edilir. yumurta yüzünce lahanalara dökülür). Kırmızı biber serpilir. Üstüne bir ağırlık konur. Her gün bir kepçeyle suyu karıştırılır. Bir hafta sonra yenecek hale gelir.

Salatalık Biber Turşusu tarifi

Malzemeler
Yarım kg. sivri biber
10- 15 adet küçük salatalık
1 baş sarımsak
2 bardak sirke
Yarım demet maydanoz
Tuz (4,5 bardak suya 1 çorba kaşığı)

Hazırlanışı
Salatalık ve biber yıkanır. Çatalla bir iki yerinden delinir. 9 bardak suya 2 çorba kaşığı tuz konup kaynatılır. Biberler ve salatalıklar daldırılıp hemen çıkarılır. Kavanoza sarımsak ve maydanozla karışık olarak yerleştirilir. Haşlama suyuna sirke katılır. Üzerine doldurulur. Temiz bir ağırlık konup kapak kapatılır.

Salatalık ve biber sararınca turşu olmuştur.

Karışık Turşu

1.5 kg yeşil sivri biber
2.5 kg körpe salatalık
3 kg yeşil domates
3-4 Baş sarmısak
1 Adet orta boy lahana
1 Adet ayva
2-3 Adet havuç
Yeterince rafine kaya tuzu ve içme suyu

Kullanacağınız bütün sebzeleri iyice yıkayın.
Temiz bir turşu kabının dibine dörde kesilmiş lahanayı koyun.
Üzerine bir sıra biber, domates ve salatalık olarak dazin.
Sebzeleri dizerken aralarına sarmısak dişlerini, ayva ve havuç dilimlerini yerleştirin.
Salamura suyunu ; 1 litre suyun içine 6 çorba kaşığı rafine kaya tuzu koyup hazırlayın.
Tuz iyice erdikten sonra sebzelerin üzerine boşaltın.
Bir gece turşu kabının ağzını kapatmadan bekletin.
Zaman zaman turşu kabanı sallayarak içindeki havanın tamamen çıkmasını sağlayın.
Ertesi sabah turşu kabının içindeki sebze ve su azalmışsa, turşu kabının ağzından dört parmak aşağıya gelecek şekilde sebze ve tuzlu su ekleyin.
Turşu kabının ağzını iyice kapatarak, güneş almayan bir yerde zaman zaman alt üst ederek 2-3 ay bekletin.
Bu müddet zarfında turşunuz olmuş demektir.
Aynı yöntemle küçük ve orta boy cam kavanozlarda da uzun zaman saklayabileceğiniz bu turşuyu kurabilirsiniz.
Gönderen yasemin zaman: 16:29 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

KIŞ HAZIRLIKLARI BAŞLASINNNN ...

Kırmızı Biber; Közleyip soyuyorum. Bütün olarak 3-5 adet seklinde kullanacağım miktara göre poşetlere koyuyorum
Barbunya; Temizleyip, yıkayıp kurulayıp direk dondurucuya.
Bezelye ; Temizleyip, yıkayıp kurulayıp direk dondurucuya.
Patlıcan; Közlüyorum, salata olacak şekilde kesip , suyunu süzgüde iyice süzüp poşetlere koyuyorum. Ya da istediğim şekilde kızartıp dondurucuya koyuyorum. Kışın kızartmalık hazır oluyor. Hatta , patlıcan ve biberleri küçük kesip kızartıp birlikte poşetliyorum hazır oluyor.


Bamya; Temizleyip limonlu suda az haşlıyorum. Poşetlere yada kaplara konup , üstüne yine az limon sıkıp ve domates rendesi koyuyorum hazır olsun diye.Limon yerine Limon Tuzu da kullanıyorum bazen.
Nohut; Haşlıyorum, poşetlere koyup kaldırıyorum Çoğunlukla Pilav da kullanıyorum.Arada yemeğini yapıyorum. Fakat salatalarda da kullanılıyormuş.Bende kullanacağım artık.
Taze Fasülye; Temizleyip kesiyorum ve rende domates ile yağsız tavada soteliyorum, yaklaşık 5 dk. kadar. Sonra soğutup istediğim ölçülerde kilitli poşetlere dolduruyorum.
Pişireceğim zaman soğanı doğradıktan sonra direk buzlu hali ile fasulyeleri atıyorum tencereye. Ve gerekirse yine domates. Ama ben geçen sene domatesi bolca koydum ve kışın pek ekleme gereği kalmadı.

Domates; Bolca alıyorum sezonda hatta fiyatları en düştüğü dönemde .Kabuklarını soyup Rondodan geçiriyorum. Ocağa koyup yağsız bir şekilde kaynatıyorum. Biraz toparlanınca ateşin üstünde kaynar halde iken cam kavanozlara dolduruyorum ve hemen kavanozu ters çeviriyorum. Öylece sabaha kadar bekletiyorum. Bu şekilde hiç hava almıyor. Ve taptaze kalıyor. Koku yok, içinde hiç katkı yok. Ve inanılmaz pratik oluyor. Geçen sene 18 kg. domates yaptım. Tam yaz gelene kadar kullandım. Tüm dondurucumda olan sebzelere, makarna soslarıma yetti.
Gönderen yasemin zaman: 16:25 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Kış Geliyor, Soğuk Algınlığına Dikkat

Havaların soğumaya başlaması ve sıcaklıkların sürekli değişmesiyle birlikte halk arasında ‘üşütmek’ denilen soğuk algınlığına yakalanma riski de artmaya başladı. Üşütmek veya soğuk algınlığı, ortalama bir insanın yılda 2-3 kez yakalandığı bir rahatsızlık. Kaynakwh webhatti.com: Uzmanlar Uyarıyor: Kış Geliyor, Soğuk Algınlığına Dikkat
Bilinenin aksine, soğuk algınlığına neden olan virüsler tüm yıl boyunca havadadırlar, ancak, yaza oranla kışın daha fazla kapalı mekanlarda bulunduğumuz için, pek çoğumuz sonbaharla birlikte kapalı ortamlarda virüsü alarak üşütürüz.
Araştırmacılara göre, üşütmek, dünyada en sık rastlanan rahatsızlık. Bu nedenledir ki, hepimiz burnumuz hafif akmaya, hapşırmaya ve boğazımızda bir dolgunluk hissettiğimizde ‘eyvah, hastalanıyorum’ deriz. Biliriz ki, bu belirtilerle ortaya çıkan soğuk algınlığı, müdahale etmediğimiz taktirde bizi yatağa düşürerek, belki çok önemli bir toplantıya gidemememize, okuldaki sınavı kaçırmamıza veya hastalığımızı etrafımızdakilere -özellikle de risk grubunda bulunan çocuk ve yaşlılara-bulaştırmamıza yol açabilir.
Gönderen yasemin zaman: 16:12 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Sıcak ve Güneş çarpması hakkında yapılması gereken bir kaç bilgi

Vücutta güneş ışığına maruz kalındığında yaşanan su kaybı, yüksek
tansiyon, şeker gibi hastalıkları olanları tehdit ediyor.
Uzmanlara göre sıcak çarpması, deniz ve güneş tatillerinde
karşılaşılabilecek tehlikelerin başında geliyor. “Sıcak çapması, ölümle
sonuçlanan çok ciddi sonuçlar doğurabilir” diyen uzman doktorlar uyardı ;

KRONİK HASTALIĞI OLANLAR
DİKKAT!


“Özellikle şeker hastaları tok ya da aç karnına
yüzmekten kaçınmalı. Çünkü bu durum denizin içinde ani şeker düşmeleri, ani
bilinç kaybı ve buna bağlı boğulmaya neden olabilir.

Aynı şekilde
epilepsi gibi nörolojik hastalığı olan kişiler de sıcak çarpmasına bağlı olarak
su içinde ani gelişebilecek bir sara kriziyle geçici bilinç kaybı
yaşayabilirler.

Yüksek tansiyon hastaları da sıcak çarpmasına bağlı
olarak ani tansiyon değişikliğiyle biliç kaybı yaşabilir. Bu yüzden özellikle
kronik hastalığı olan, baypas, stent gibi girişimleri olan kişilerin denizde
yalnız yüzmemesi gerekli.”

“Tansiyon hastalarının, tatile gitmeden önce
doktorlarına danışarak tansiyon haplarını yeniden düzenlemesi faydalı olacaktır.
Çünkü sıcakta yaşanan su ve tuz kaybı tansiyon ilaçları ve idrar söktürücü
ilaçların vücutta yarattığı etkiyi değiştirebilir.”

“Tatil sırasında
özellikle güneşe çıkarken ağır ve yağlı yemekten kaçınmak gerekli. Yemek
yedikten iki saat sonra, güneşlenmek ve denize girmek uygundur. Aşırı miktarda
meyve yemek ve mideyi sıvıyla doldurmakta sıkıntı yaratabilir. Sıcakta alkol
almak ve alkollüyken denize girmemek gerekli.”

SICAK NEDEN
ÇARPIYOR?


Sıcak çarpması aşırı güneşe maruz kalmaktan dolayı
vücut ısısının aşırı yükselmesinden kaynaklanıyor. Vücut, derideki damarları
genişletip terleyerek ısısını düşürmeye çalışıyor. Ancak kaybedilen bu sıvı
yerine konulmazsa, sıcak çarpması ortaya
çıkıyor.

BELİRTİLERİ

Aşırı terleme, yüksek ateş,
hızlı nabız atımı, bilinç bulanıklığı, halsizlik, kas ve eklem ağrısı. Bu
tabloya eklenen aşırı su kaybı ve vücuttaki tuz dengesinin bozulması, hayati
organların çalışmasını engelleyerek ölüme kadar gidebilir.

NE
YAPMAK GEREKİYOR?


Kişi, zaman kaybetmeden, üzerindeki fazla
kıyafetler çıkartılarak serin bir yere taşınmalı. Oturur pozisyona getirildikten
sonra su, vantilatör ya da ıslak bir havluyla vücut ısısı düşürülmeli ve vakit
kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna götürülmeli.

NASIL
KORUNURSUNUZ?


10.00- 16.00 saatleri arasında dışarıda olmayın.
Şapka, gözlük, açık renkli, pamuklu, bol kıyafetler ve güneş kremi kullanın.
Deniz ya da havuzda saatlerce suyun içinde kalmayın.

Kızartma, katı yağ
ve ağır yemeklerden kaçının. Az yağlı yemekler, meyve ve sebzeleri tercih edin.
Bol bol su, soda ve ayran için. Alkollü, enerji verici ve kafeinli içecekleri
aşırı miktarda tüketmeyin. Sık sık duş alın.
Gönderen yasemin zaman: 04:29 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Sineklik Çeşitleri

az aylarında sıcak havadan dolayı pencerelerimizi dışarıdaki serin havanın evimizin içerisine girmesi isin camlarımızı sürekli açık tuturız. Pencereleri sürekli açık tutmak dışarıda bulunan sinek ve haşaratların evimize girmesine olanak sağlar. Sineklik sistemi pencerelere monte edilerek dışarıdaki sinek ve haşeratların evimize girmesini engeller. Sineklikler ahşap pencere ve pvc pimanpenlere rahatlıkla monte edilmektedir. Pimapen sineklikler pencerelerinize tam uyum sağlar. Sineklik modelleri ise çeşitlerine göre sıralayacak olursak ; Stor Sineklik, Menteşeli Sineklik, Sabit Sineklik, Sürme Sineklik,Kapı Sinekliği ve Cırt Cırt Sineklik olarak altıya ayrılırlar. Sırasıyla ele alıcak olursak ;

stor sineklikStor Sineklik

Dikey ve yatay olarak çalışan iki modeli vardır. Dikey stor normal önünde bir engeli olmayan hertürlü pencereye uygulanır.
Kullanımı çok kolay olan stor sineklik, artık kendini kanıtlamış ve müşterilerden büyük beğeni toplamıştır. Saklama sorunu olmayan, gerektiğinde açılıp içine toplanan stor sineklik, dış etkenlere fazla maruz kalmadığı için daha da uzun ömürlüdür. Sabitlerde olduğu gibi çıkartma takma işlemi olmadığı için çok rahattır. Yatay stor kapılara uygulanır. Boyana bilir hazırda beyaz maun ve meşe renkleri mevcuttur. kullanımı ve temizliği gayet kolaydır.Makara sistemi ile çalıştığından tek dokunuşla katlanabilir. Stor sineklik yaylı bir makara üzerine telin sarılarak hareketi ile çalışır. Sinek teli, su ve güneşe dayanıklı bir plastik malzeme ile kaplanmıştır.Sineklik teli sağ ve sol kenarlardaki aluminyum profil içersinde hareket eder. Telin kenarlarını yan kısımlara takılan bu profiller muhafaza eder. Tel kenarlarına sıcak kaynak ile takılan plastik düğmeler ray içersinden çıkmasını önler. Sinekliği aşağı indirdikten sonra alt kısmına kilitleyen yay aparatı mevcuttur.

menteşeli sineklikMenteşeli Sineklik

Önünde bir engeli olmayan (panjur korkuluk vs vs) pencerelerede kullanılar pencere dışına monte edilir istenirse çıkarılabilir temizlenmesi kolaydır dışarı doğru açılır . Sürekli kullanılan kapı veya pencerelerde menteşeli sineklik kullanmak sabit sinekliğe göre avantajdır. Sabit sinekliğe bazı aksesuarların takılmasıyla menteşeli sineklik oluşmuştur. Takılan aksesuarlar sinekliğin kapı veya pencere ile uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlar. Siparişe göre her ölçüde hazırlanıp pencere ve balkon kapılarına kolayca monte edilebilir. Dişli aksamı aşınmaya da yanıklı olup bol yedekleri bulunmaktadır.

sabit sineklik Sabit Sineklik

Sabit sineklik giriş kat dairelerde kullanılması tavsiye edilir. Diğer sineklik modellerine nazaran kullanımı biraz farklıdır kedi, köpek vs gibi hayvanların içeri yada dışarı çıkmasını engeller. KÜÇÜK çocuklarında dışarı sarkmasını engellediği için tercih edilen bir modeldir. Kolaylıkla çıkarılabilir, temizlenebilir. Her yere uygulanabilir .Menteşeli sinekliğe alternatif olan sabit sineklik son derece fonksiyoneldir. Temizliği kolaydır. Sadece havalandırmak için açılan pencereler için idealdir. Basit takma şekli ile sezon başında ve sonunda rahatlıkla yerinden çıkarılabilir.
Sürme Sineklik
sürme sineklikTek ve çiftli çalışan modelleri vardır PVC sürme pencerelerde kullanılır. İstenirse yerinden çıkarılabilir sürme kapı ve pencereler gibi yatay olarak çalışır. Sürme sineklik PVC + alüminyum pencere ve kapılarda dışarıdan monte edilir. Sürme Sinekliğin en önemli özelliği rulmanlar üzerinde alışmasıdır. Kullanım kolaylığı sağlar ve yer kaplamaz.
kapı sineklikKapı Sinekliği
Normal kapıların önüne monte edilir menteşeli sineklik gibi dışarı doğru açılır özel durumlarda ilave bir kasa ile içeri doğruda açılabilir. Menteşesinden çıkarılabilir. Kapı ve pencereler için farklı profillerle uygulanabilen menteşeli sineklik, istenildiğinde yaylı menteşe kullanılarak otomatik kapanma rahatlığıyla kullanım kolaylığını üst seviyeye çıkartmaktadır. Ahşap, Pvc, Alüminyum Pencerelere Uygulanma Özelliği Ekonomik ve Teknik Açıdan Çeşitli Alternatifler
cırt cırt sineklikCırt Cırt Sineklik
WC ve BANYO Pencerelerinde tercih edilen bir modeldir. İstenirse diğer pencerelerde de kullanılabilir, yapışkan bantla pencereye vidasız monde edilir. Çamaşır makinasında ılıksuda yıkanabilir.
.
.


stor sineklik
menteşeli sineklik
sabit sineklik


sürme sineklik
kapı sineklik
cırt cırt sineklik

Gönderen yasemin zaman: 04:24 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

İsilik Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

İsilik sıcaktan ya da fazla terlemekten, deride oluşan küçük pembe kabartılar, ısırgın. Çok çeşitlidir. Bazıları hiçbir iz bırakmadan kaybolur. Özellikte göğüste ve karın üzerinde , çoğu kez şiddetli kaşıntıyla kendini gösterir. Bebeklerde sık görülür. Ter deliklerinin tıkanması sonucu ter bezlerinin küçük kistler halini almasından ileri gelir. Önemli Noktalar
• Sıcak havada bebeği serin tutunuz
• Sıkı giysiler giydirmekten kaçınınız
• Çok fazla nemlendirici kullanmaktan kaçınınız
• Bebeğin altını sık sık değiştiriniz
• Bel lastiği sıkı olan naylon kilot giydirmekten kaçınınız
• Deride iltihap olması durumunda sabun kullanmayınız
İsilik nedir?
İsilik ya da sıcak döküntüleri bir ya da iki aylık bebeklerde sıkça rastlanan bir sorundur. İsilik, derideki küçük ter bezi kanalları olan gözeneklerin tıkanması sonucu ortaya çıkan deri döküntüleridir. Bu döküntüler sıcak havada ya da bebeğin aşırı sıcak ortamda bulunması halinde daha da artabilir. Çeşitli şekillerde olabilir. Daha hafif olan isilik küçük ve kolayca patlayıp ince pullar oluşturan su kabarcıkları halinde görülür. Daha ağır vakalarda, kaşıntılı ve su toplayan kırmızı döküntüler oluşabilir. Bu döküntiler sıcakta karıncalanma veya kaşınma hissi yaratabilir. Döküntü birkaç gün sonra kaybolur, ancak yineleyebilir.
Nerelerde oluşur?
İsilik en yaygın olarak alın, yanaklar, gözkapakları ve bazen de burunda oluşur. Ayrıca, bel lastikleri gibi giysi malzemelerinin ter bezlerini tıkadığı yerlerde de görülebilir.
Nedeni nedir?
Yaşamın ilk birkaç ayında bebeklerin ter bezi kanalları çeşitli şekillerdeki isilik ya da sıcak dökünütlerine neden olacak biçimde kolaylıkla tıkanabilir. Aşırı nemlendirici kullanma ve dar giysiler gözenekleri tıkayabilir. Sabun ve deterjanlar sorunu daha da artırabilir. Bazı isilikler mantar enfeksiyonundan kaynaklanabilir.
Nasıl önlenir?
Sıcak havada bebeği serin tutmak önemlidir. Bezler sık sık kontrol edilmeli ve ıslak olmaları halinde değiştirilmelidir. Bel lastiği sıkı naylon kilotlar kullanmaktan kaçınmak gerekir. Nemlendirici kullanılıyorsa, çok sık olmamak şartıyla hafif bir şekilde sürülmelidir. Sıcak havalarda koyu nemlendirici kullanmaktan kaçınınız. Cildi, sabun kullanmadan ılık suyla yıkamanın, daha fazla tahriş olmasını önlemede yararı olabilir.
Nasıl tedavi edilir?
Hafif seyreden isilik tedavi gerektirmez ve bebeğin serin tutulması ve yalnızca hafif nemlendiricilerin kullanılması durumunda zamanla geçer. Deride iltihap oluşan bazı durumlarda, kaşıntıyı hafifletmek amacıyla doktorun verdiği hafif kortizonlu bir krem kullanılması gerekebilir. Ayrıca, mantara karşı bir krem de verilebilir.
Gönderen yasemin zaman: 04:21 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Hamam böceğinden kurtulma yolları

Hamam böceği haşere türleri arasında en hızlı üreyen ve en çok çoğalan türdür. Hamam böcekleri eklembacaklılar sınıfından olup,  çok güçlü ayak yapılarına sahip haşerelerdir. Kilometrelerce yol yürüyebilen hamam böcekleri, çok hızlı hareket ederler. Boyları ve renkleri türlerine göre değişen hamam böcekleri, ortalama 5-8 cm arasındadır. Bedenleri altında 3 çift ayağı bulunan hamam böceklerinin, baş kısmında 2 adet anten şeklinde kılcal organları vardır. Hamam böceğinin sırt bölümünde bulunan ''kitin'' adında sert madde, bu zararlı canlıları bir takım tehlikelere karşı korur. Hamam böceklerinin sırt bölümde ayrıca kanatları vardır fakat bu kanatları uçmak için kullanmazlar.

hamam böceğiHamam böceği yaşam alanı olarak nemli ortamı ve yiyeceğin bol bulunduğu ortamı sever ve hamam böceğinin vücut yapısı çok dirençli ve çok dayanıklıdır. Genel olarak hamam böcekleri (oryantal hamam böceği ve diğer türleri) yaşam olarak çok sıcak ortamda ve çok soğuk ortamda da bulunurlar. Bir hamam böceği 50 derece sıcak olan bir ortamda bulunduğu gibi aynı zamanda – 30 ile -35 derece soğuk havalarda da yaşamına devam ederler. Hamam böceği vücut yapısı olarak radyasyona ve ültraviyole ışınlarına karşıda çok dirençli ve dayanıklıdır. Bilim adamlarının yaptığı araştırmada radyasyona ve ultra viyola ışınlarına tutukları hamam böcekleri (oryantal hamam böcekleri ) saatlerce direnç göstererek yaşamına devam ettirirler ve hiçbir şey olmaz fakat insanlar bu tür bir işleme tabii tutulduklarında 1 - 2 saniye içinde yaşamını yitirirler.Hamam böceği birçok ismi vardır ve halk arasında farklı isimler ile anılırlar. Genel olarak hamam böceği; amerikan hamam böceği, börtü böcek, kara böcek, alman hamam böceği, oryantal hamam böceği, kalorifer böceği, kara fatma gibi türleri mevcut ve bu isimler bütün hamam böceği türleri için genel olarak da kullanılır.

Dünyanın her kıtasında yaşayan hamam böceğinin türü, rengi, boyu ve yapısı farklıdır. Dünya üzerinde yaşayan hamam böceğinin birçok türü bulunur ve dünya üzerinde bulunan hamam böceği türü yaklaşık 5000 kadardır. Bu türlerden bazıları aşağıdaki gibidir.
Hamam böceğinin vücudu üzerinde mükemmel algılayıcı sistem olan sonar ve radar sistemi vardır. Bu radar sistemi ile kendi yönlerini bulan hamam böcekleri aynı zamanda gıdaların yerini tespit ederler ve kendilerine gelen tehlikeleri algılayıp çarçabuk kaçarlar.
Bu radar sistemi sayesinde hamam böceğinin yaşadığı ortama gelen yabancıları o ortamında yaşayanlardan ayırt edebilirler.
Hamam böcekleri geceleri ve karanlık ortamlarda daha aktif olup beslenmelerini gece yaparlar. Hamamböceklerini (kalorifer böceğini) ev ortamında ve bodrumda gece daha çok görmemizin sebebi de budur. Gündüzleri pasif olan hamamböcekleri yaşam alanlarında kuytu bölgelerde, loş olan yerlerde, parke ve döşeme altlarında ve duvar yarık ve çatlaklarında dinlenirler. Hamam böceği günün birçok kısmı dinlenir ve günde takriben 16 – 18 saat kadar pasif olarak dinlenir ve uyurlar. Hamam böcekleri geceleri 6 saat kadar ortaya çıkıp gezinir ve beslenirler.

Hamam böcekleri (oryantal böceği) besin olarak ufak haşere, börtü böcek türlerini, pişmiş yemek ve aş, sebzeleri ve meyveleri ve ortalıkta buldukları her şeyi yiyerek beslenirler.
Hamam böcekleri beslenmesinde insan ve hayvan kanını kullanmaz. Bu bakımdan insanı ısırıp sokmazlar. İnsanları ısırmadığı için hamam böcekleri zararsız görünürler. Fakat hamam böceği (kalorifer böceği) görüntü olarak hiç istenmez ve insanı rahatsız eder yani tiksindirir. Hamam böceği insana birçok hastalık ve mikrop bulaştırdığı için çok tehlikelidir. Haşere gurubu içinde yani zararlı böcekler içinde insana en çok hastalık bulaştıran haşere hamam böceği ve türleridir.
Hamam böceği açıktaki besinleri ve yiyecekleri yediği zaman bu yiyeceklerimize salyalarını, dışkılarını, atıklarını ve yumurtalarını bırakırlar. Hamam böceği bu besinler ile birlikte bizlere birçok hastalık ve mikrop bulaştırır.
Hamam böceği her türlü besinin yanında insanların yemediği ve çok pis bulduğu gıdaları da besin olarak tükettir. Bu haşereler evimizdeki kâğıt, karton ve ürünlerini tükettiği gibi evdeki eşyalarımızı, mobilyalarımızı ve elbiselerimizi de kemirerek zarar verirler.

Alman hamam böceği veya hamam böceği türleri ile insana bulaşan başlıca hastalıklar aşağıdaki gibidir:
1 - Hepatit virüsünü
2 - Dizanteri mikrobunu
3 - Gıda zehirlenmelerinin
4 - Pnomoni
5 - Atrax hastalığı mikrobu
6 - Grip mikrobunu
7 - Verem mikrobunu
8 - Mantar hastalığı mikrobu
9 - Alerjik hastalıklar
10 - Astım mikrobu…vb gibi birçok hastalığı insana bulaştıran haşare hamam böcekleridir.


hamam böceğiHamam böcekleri açlığa ve susuzluğa uzun zaman dayanabilen hayvanlardır. Hamam böceği (karafatma) ve türleri hiçbir şey yemeden aç olarak 40 – 45 gün kadar yaşarlar. Fakat hamam böceği susuz olarak sadece 7 gün kadar yaşayabilir. Hamam böcekleri (oryantal böceği, kara Fatma, alman hamam böceği) çok çabuk üreyen ve her fırsat bulduğunda yaşama ortamına yumurta bırakan haşerelerdir. Hamam böcekleri üremek ve çoğalmak için bazen ömürleri boyunca 1 kez çiftleşir bazen de 1 den fazla çiftleşir. Hamam böceği ve türleri çoğu zaman bir defa çiftleştikten sonra bu ömürleri boyu kendilerine yeter bu çiftleşme ile aynı yıl içinde 4 -5 kez yumurta bırakırlar. Hamam böceği her yumurtlama döneminde bıraktığında yumurta sayısı 350 ile 400 kadar olur.
Hamam böceği yaşadığı yerde yumurtasını kenar kuytu bölgelere, zarar görmeyeceği taş diplerine bırakır evlerde ise çatı, bodrum, mutfak lavabosu altlarına, ev çatlaklarına, duvar yarıklarına, parke diplerine, Pis su akarlarına yumurtalarını bırakırlar. Hamam böceği ortamına bıraktığı yumurtası ortamın sıcaklığına bağlı olarak yaklaşık 2 – 3 hafta içinde açılır ve yumurtalar larvalaşır.
Hamam böceği ( kara Fatma ) ve türlerinin genel olarak ömrü takriben 1,5 ile 2,5 yıl kadar yaşarlar. Hamam böceklerinin herhangi bir organı kopsa veya kafaları ezilse ve hatta koparılsa dahi bedenleri 1 hafta kadar yaşayabilirler. Kafaları kopan hamam böcekleri normal yaşamına devam ederler ve etrafına yumurta bırakarak çoğalabilirler. Hamamböceği daha genç görünmek için kendi kabuğunu yılda birkaç kez değiştirir. Kabuğu değişen bu hamam böcekleri daha genç ve dinamik olurlar.

Hamam böceğinin halk arasında farklı isimleri vardır. Bu isimlerin başımda şunlar gelir:
Kalorifer böceği
Amerikan hamam böceği
Börtü böcekler
Siyah böcekler
Kara böcekler
Hamam böceği
Oryantal böceği
Alman kalorifer böceği
Kara Fatma gibi isimler ile anılırlar.


HAMAM BÖCEĞİ İLAÇLAMA VE HAMAM BÖCEĞİ İLE MÜCADELE
Hamam böcekleri ve türleri ilaçlamasında kullanılan ilaçlar farklı olabilmektedir. Hamam böceği ilaçlaması için jel ve tarzı ilaçlar kullanılabileceği gibi aynı zamanda hamam böceği ve türleri için yapılan ilaçlamada sıvı ilaçlarda kullanılabilir. Hamam böceği çok sayıda yumurta bıraktığı için çabuk üreyen ve çok fazla sayıda çoğalan bir böcek türüdür.
Hamam böceği ilaçlamasında ve böcek ile mücadelede kesinlikle ferdi olarak yapılan müdahale kesinlikle sonuç vermez.
Bu bakımdan hamam böceği ve diğer haşere ile mücadelede mutlaka yasal ilaçlama şirketleri ile çalışın ve haşere ilaçlaması için bu ilaçlama firmalarından bilgi alın ve ilaçlama isteyin. Hamam böceği ve diğer böcek türleri için mutlaka periyodik şeklinde ilaçlama yapılmalı. Çünkü ilk ilaçlamada evdeki bütün böcek ve haşereleri öldürmek mümkündür. Fakat hamam böceği yumurtaları ve haşere yumurtası çok sağlam bir kabuğa sahip olduğu için dünyanın hiçbir ilacı kesinlikle etki etmez. Hamam böceği yumurtaları ve diğer haşere yumurtaları yaklaşık olarak 15 – 20 gün sonra açılır ve yavrular yumurtadan çıkar. Bu haşere için mutlaka 2. ilaçlama yapılmalı. Hamam böceği ve haşere yumurtaları açıldıktan sonra ilaçlama takriben 20 gün içinde yapılmalı. İlaçlama firmaları ilaçlama konusunda uzman olmalı ilaçlama eğitimini çok iyi bilmeli. İlaçlama şirketlerinde çalışan personel mutlaka konusunda uzman olması gerekir.
Gönderen yasemin zaman: 04:17 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Bitten Kurtulma Yolları

Bitten Kurtulma Yolları

Bit Bit eklembacaklı hayvanlar içinde incelenen küçük yapılı bir asalaktır. Bit insanlar ve hayvanlar üzerinde yaşayan ve bunların deri ve kanları ile beslenen bir parazittir. Yapı ve şekil olarak diğer hayvanlardan farklıdır.
Bit küçük yapılı olup genel olarak boyu 2 - 3mm kadardır. Bittin vücudu Altan ve üsten basık olup bir diske benzer. Bedeninin alt kısmında toplamda 6 ayağı vardır ve her ayağının uç kısmında çengeller ve vantuz şeklinde organları bulunur. Bu sayede üzerine geçtiği canlıya sımsıkı yapışır. Bit tin baş kısmında
Bir çift anteni bulunur ve antenler kısa ve kalındır. Bitlerin üzerinde kanatları yoktur hareketlerini ayakları ile sağlarlar bu bakımdan Bit haşeresi çok hantaldır ve çok pasif hareket eder. Bitlerin renkleri türüne bağlı olarak değişir. Genel olarak bitler; pembe, beyazımsı, siyah renklerde olabilmektedir. Bit insanlar ve hayvanlar üzerinde bulunduğu zaman, üzerinde bulunduğu canlıdan ortalama olarak günde 3 - 4 defa kan emer. İnsan üzerinde bulunan bit çeşitleri; baş biti, vücut biti ve kasık bitidir. Bu bit çeşitleri insanın farklı yerlerinde bulunurlar ve yapıları da farklıdır.
Bitler insan ve hayvan üzerinde bulunmadığı zaman çok uzun zaman yaşayamazlar. En fazla birkaç gün dayanabilirler. Bitlerin genel olarak ömrü 1 ay kadardır.
Bit çok çabuk ve çok sayıda çoğalan bir parazittir. Çiftleşen bit yumurtasını çeşidine bağlı olarak farklı yere bırakır. Bit yumurtasına sirke denir ve bit sirkelerini kuvvetli bir yapıştırıcı niteliğinde özel salgı ile bulunduğu canlının üzerine yapıştırır. Saç biti yumurtasını (sirke ) saç kılları üzerine bırakır. Vücut biti ve kasık biti de yumurtasını elbiseler üzerine bırakır. Bit yumurtaları birkaç gün içinde açılır ve yavru bitler çıkar. Çıkan yavru bitler tıpkı erişkin bitler gibi kan emerler.
Bit haşeresi insana bulaştığında insandan günde 3 - 4 defa kan emdiği için sürekli insanlar kaşınır ve canı acır. İnsan üzerinde birçok bit olduğunu düşündüğümüzde o zaman ne vahim bir durum olur.
Bitin ısırdığı yerler kızarır, kaşınır ve kabarır ve hatta bazen apseli bölgeler oluşur.
 Bitler insanların sürekli deri ve kanını besin olarak kullandıkları için insanlarda deri hastalıkları ve halsizlik ve iştahsızlıklar görülür. Ayrıca bit üzerinden geldiği diğer canlılardaki hastalık ve mikropları da üzerine yerleştiği insana bulaştırır.
Bit insana şu şekilde bulaşır ve yayılır.
1 - Bit genel olarak pis bırakılan ortamdan insana bulaşır.
2 - Bit dışarıdan alınan bir eşya veya giyecek ile bulaşabilir.
3 - Bitlenen bir kişinin eşyalarını kullanmak ile bulaşır.
4 - Bitlenen ortamda bulunmak ile bit bulaşabilir.
5 - Bit toplu yaşam alanlarında daha sıklıkla yayılır.
6 - Bit bazen evcil hayvanlar ile evlere kadar gelir ve insana bulaşır.
Bitlenme durumunda insanlar çok çabuk bir şekilde önlem alması gerekir.
Bit üzerine bulaşmış bir insanın yapması gereken en doğru şey, en kısa zamanda doktor kontrolünden geçmesidir. Aksi takdirde bit çabuk çoğalır ve yayılır.
Buda yetmezmiş gibi bit insana birçok hastalığı da beraberinde bulaştırır. Bit ile mücadelede bitler insan üzerinde ise mutlaka doktorun verdiği ilaçlar ile beden ilaçlanmalı ve elbiseler ve çevre ilaçlama firmaları tarafından ilaçlatılmalı elbise ve yatak çarşafları ise kaynatılmalı. Bit haşeresinden kurtulmak için bütün bu işlemlerin aynı zamanda yapılması gerekir.
İnsana ve hayvanlardan kan emen ve insanlara birçok mikrop bulaştıran bit çeşitleri şunlardır.

VÜCUT BİTİ ( Pediculus vestimenti )
Vücut biti adından da anlaşıldığı gibi insan ve hayvanların vücudu üzerinde bulunan bir bit çeşididir. Vücut biti genel olarak insanların tüysüz olan kısımlarında bulunur ve boyu 3mm kadardır. Vücut biti deri üzerinden kan emdikten sonra elbise kıvrımlarına yumurtasını bırakır. Bit haşeresi sürekli insan üzerinde bulunduğu için insandan kan emer ve dışkısını da insanın bedeni ve elbisesi üzerine bırakır. Vücut bitinin insana bulaştırdığı en önemli hastalık tifüs hastalığıdır. İnsan üzerinde bulunan vücut biti ile mücadele için mutlaka doktora gidilmeli ve doktorun tavsiye ettiği ilaçlar ile vücut ilaçlanmalı.

KIL BİTİ - KASIK BİTİ ( Phthirius pubis )
Kıl biti diğer adıyla kasık biti insanların üzerinde bulunan diğer bir bit çeşididir. Kıl biti özellikle insanların sakal, koltuk altı ve kasıklarına yerleşir. Kıl biti (kasık biti) bu bölgelerdeki kılların köklerinden deri içlerine girer ve oradan beslenir. Kasık biti diğer bitlerden daha ufak yapıdadır. Kasık biti kıl köklerinde olduğu için insanı daha çok kaşındırıp rahatsız eder. Kıl bitinin boyu genel olarak 1mm kadardır. Kıl biti ile mücadelede ferdi olarak müdahale etmemek gerekir. Mutlaka doktora gidilmeli ve verilen özel losyonlar ve ilaçlar ile tedavi olunmalı.
BAŞ BİTİ - SAÇ BİTİ ( Pediculus humanus capitis )
Baş biti diğer adıyla saç biti insanlar arasında en çok rastlanan bit çeşididir. Saç biti insanların başında bulunur. Baş kısmında deri ve kan ile beslenir. Saç biti sürekli kafatasından kan emdiği için başta sürekli kaşınmalara neden olur deri döküntüleri görülür. Baş biti en çok ense ve kulak arkasında bulunur. Saç biti yumurtasını saçların üzerine paketler halinde bırakır. Başta bulunan saç biti genel olarak beyaz renktedir.
Gönderen yasemin zaman: 04:12 47 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

24 Haziran 2011 Cuma

Koltuklarım eskidi diye üzülmeyin,işte yeni koltuklarınız...

Bu yazımda, evimizde bulunan atmaya kıyamadığınız eski koltukları atılmaktan kurtarmaya örneklerini inceleyeceğiz.
İskelet sistemi sağlam olmasına rağmen kumaş/deri kaplamasının eskimesinden dolayı kullanılmaz hale gelen koltuklarımızı kendi kendinize yenileyebilirsiniz.
yenilenmis-koltuk2
eski-koltuk
eski-koltugumuz
yenilenmis-koltuk





Kullanmadığınız veya satın alacağınız ev dekorasyonunuza uygun kumaşlar ile sadece mobilya zımbası ve biraz el emeği ile yeniden kaplayabilirsiniz.
Ahşap veya metal kısımlarda renk bozulması varsa veya kullanacağınız ortama uygun bir renkte değilse kaltuk malzemesine uygun ahşap veya metal boyalarla yeniden boyayabilirsiniz.
Gönderen yasemin zaman: 16:40 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

eski eşyalarınızı değerlendirmek adına bir kaç öneri daha...

bebeğinizin küçülen tulumundan ne yapılır...

Eski eşyalarınızı atmayın..değerlendirin..işte fikirler

kot pantolondan harika bir çanta...istediğiniz gibi süsleyebilirsiniz...

Eski eşyalarınızı atmayın..değerlendirin..işte fikirler.

çin yemeğini çubukla yemek istiyor, fakat beceremiyormusunuz?iste


Eski eşyalarınızı atmayın..değerlendirin..işte fikirler
Gönderen yasemin zaman: 16:39 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Sevgili takipçilerim, sizler için  eski çoraplardan çocuklarınız için nasıl oyuncak yapılabilir diye düşündüm.Bir kaç örnek buldum çok beğendim.Sizde minik yavrularınız için bunlardan bir kaçını yapabilirsiniz.Şimdiden kolay gelsin :))
Gönderen yasemin zaman: 16:35 1 yorum:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

ev işlerini kolaylaştıran yeni pratik bilgiler

Ezilmiş Halılar
Halılarınızın ezilmiş yerlerini düzletmek için, ıslak bir bezle ılık ütüyü bu ezilmiş yerlerin üzerinde gezdirin. bu işlemi yaparken ütüyü çok fazla bastırmamaya çalışın. Ezilmiş olan kısımların dikleştiğini göreceksiniz. Gerekirse biraz da fırçalayabilirsiniz.

Çiçekleriniz Bozuluyorsa
Evinizdeki çiçekler bazen böcek yüzünden kurur. Onların çiçek köklerini yemelerini önlemek için sigara külünden yararlanın. Çiçek köküne dökeceğiniz küller, böceğin hastalanıp ölmesini sağlar.

Koltukların Tozunu Alırken
Elektrik süpürgeniz yoksa ve koltuklarınızın tozunu almanız gerekiyorsa, şu yöntemi uygulayın. Tozunu alacağınız eşyanın üstüne nemli bir bez yayın, beze sopa ile vurarak tozunu çıkarın. Çıkan toz nemli beze yapışacaından hem oda tozlanmaz, hem de eşyalarınız tertemiz olur.

Güvelerden Kurtulmak İçin
Güvelerin dolaplarınızı istila etmelerini önlemek için, büyükçe bir portakal alın, üzerine kabuğu görünmeyecek kadar sık biçimde karanfil batırın. Bu karanfilli portakalı giyecek dolabınıza ya da sandığın bir köşesine koyun. Böylece güveleri giyecek dolaplarınızdan uzak tutmuş olursunuz.

Tahta Kapı ve Çerçeve Temizliği
Ellerinizin beyaz veya açık renge boyanmış kapı ve tahtalar üzerinde nasıl kötü izler bıraktığını bilirsiniz. Tahta eşyalar böyle kirlendiği zaman yapacağınız işlem şundan ibaret: Çiğ bir patatesi ortadan ikiye bölün ve lekeli yere hafifçe sürün. Lekeler hemen yok olacak ve eşya eski haline dönecektir. Ayrıca tahta eşyayı temizlemek için şu yöntem de çok etkilidir. İki çorba kaşığı çayı kaynar su içine atın. Su soğuduktan sora renkli kapı veya tahta eşyayı sünger yardımıyla bu su ile yıkayın. Yuşak bir bezle kurutun.

Paslı Eşyalar
Makas ve bıçaklardaki pas lekesini çıkarmak için en iyi çare gazdır. Pas olan yeri birkaç defa gaza batırılmış bir bezle silin. Sonra da yünlü bir kumaş parçasıyla kurulayın.

Kahve Dökülürse
Üzerinize veya halıya kahve dökülürse, lekeyi soğuk suyla ıslattıktan sonra hemen birkaç damla gliserin ile çitileyin.

Çivi Çakmak İçin
Duvara büyük çivileri çakmak hiç de kolay değildir. İnsanı oldukça uğraştırır ve sıvanın dökülmesine de neden olabilir. Bunu önlemek için çiviyi çakmadan önce sabuna bulayın. Böylece çivi duvara kolayca girer.
Gönderen yasemin zaman: 16:29 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

İŞTE EV İŞLERİ İÇİN PRATİK PÜF NOKTALARI!..

Bazen eliniz kolunuz bağlanır, kendinizi çaresiz hissedersiniz. Ama unutmayın ki her şeyin bir kolay yolu var. İşte sizi kurtaracak küçük öneriler...

Bazen eliniz kolunuz bağlanır, kendinizi çaresiz hissedersiniz. Ama unutmayın ki her şeyin bir kolay yolu var. İşte sizi kurtaracak küçük öneriler...
Ev işleri sırasında karşınıza çıkan sorunlara karşı pratik ve etkili önerilerimiz var. Bu öneriler sayesinde işleriniz kolaylaşacak....
Mutfaktaki mermeri temizlerken
Mermer, sıcak sabunlu su ve yumuşak bir bezle ovularak temizlenir. Şayet böyle temizlenmezse sulu amonyaklı bir bezle silmekle ya da sulandırılmış tuz ruhuyla yine bir bezle silerek temizlenir.
Gömlek ütülerken
Erkek gömleklerinde yakayı tersten de yüzden de, yakanın ucundan ortasına doğru ütülemelisiniz.
Paslı aletler
Paslı alet kullanmak tehlikelidir. Paslı teneke aletlerinizi koyu kireçli bir suya batırınız ve bir tarafa bırakıp kurutunuz. Birkaç saat sonra kuru bir bezle siliniz. Aletiniz pırıl pırıl olacaktır.
Sarımsağı nasıl saklasak?
Sarmısağın kabuklarını soyup sıvı yağ içerisinde hem senelerce bekletebilir hem de yemek yaparken kendinize kolaylık sağlamış olursunuz. Ayrıca yağından yemek ve salatalara lezzet katması için kullanabilirsiniz.
Çiçeklerin uzun ömürlü olmaları için
Vazolarımızı süsleyen taze çiçeklerin daha uzun müddet dayanabilmeleri için sularına bir aspirin koymakta fayda vardır. Her gün sularının muntazam değiştirilmesi ve aspirin konulması yanında bir parça mangal kömürünün de konulması çiçeğin ömrünü uzatan pratik tedbirlerdendir.
Mum lekesini çıkaramadınız mı?
Leke üstüne kurutma kağıdı koyup kızgın ütü ile ütüleyin. Eriyen mum, yağ lekesi yapmadan, kurutma kağıdına geçecektir.
Domatesin kabuğu
Domatesin kabuğunu kolay soymak için, kaynar suya daldırıp, bıçağın tersini domatesin yüzünde ağır ağır gezdirin.
Taneli pilav için
Pilavınızı tekrar ısıtırken, bir kabın içinde ateşe su koyup kaynayınca tencerenizi içine oturtursanız pilavınız taneli kalır ve tazeliğini muhafaza eder.
Soğan kokusu
Soğan kokusunu ellerinizden çıkarmak için önceden haşladığınız patatesi mutfaktaki işiniz bitince elinize sürerek beş dakika kadar ovabilirsiniz.
Gönderen yasemin zaman: 16:27 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

16 Haziran 2011 Perşembe

Leke Çıkarma Yöntemleri


Leke çıkarma yöntemleri, lekeleri çıkarırken uygulanacak olan genel tavsiye niteliğindeki bazı püf noktalarıdır.
Detaylı leke çıkarma yöntemleri konusunda yan menüde bulunan ayrıntılı leke sayfalarından yararlanabilirsiniz.

Genel Leke Çıkarma Yöntemleri

  • Sıvı lekeleri hemen bir kağıt havlu ile kurulayın.
  • Leke çıkarıcı ürünü, giysinin dikiş yerinde ve ya gizli bir yerinde test edin. Eğer giysinin renginde değişiklik oluyorsa o leke çıkarma yöntemini veya leke çıkarıcı ürünü kullanmayın.
  • Yıkamadan önce giysi üzerindeki leke çıkarma çözücüsünü durulayın.
  • Leke çıkarma yöntemleri uygulanırken leke çıkarıcı ürünleri daima havadar bir odada kullanın. Leke çıkarıcı ürünün üzerinde kullanım koşulları yazıyorsa, üreticinin talimatlarına uyun.
  • Lekeye tersinden işlem uygulayın. Kumaşın lekeli tarafını beyaz kağıt havlu gibi emici bir yüzeye tamponlayın. Tekrar lekelenmeyi önlemek için havluları sık sık değiştirerek bu işleme devam edin.
  • Lekelere hemen müdahale edin. Yeni oluşmuş lekeler, leke çıkarma yöntemleri çabuk uygulanırsa daha kolay çıkar.
  • Giysi bakım etiketini okuyun. Süet, deri ve kürk gibi yıkanamayan kumaşları kuru temizlemeciye götürün. Lekenin yerini gösterin.
  • Liflere, dokuya ya da giysinin rengine zarar vermemek ve lekeyi dağıtmamak için aşırı ovmaktan kaçının.
  • Leke çıkarma yöntemleri sırasında boya lekesi bırakabilecek renkli havlular ya da kumaşlar kullanmayın. Leke çıkarma yöntemlerinde tiftikli kumaş kullanmaktan da kaçının.
  • Ne olduğunu bilmediğiniz lekelerde yöntemleri uygularken sıcak su kullanmayın.
  • İpek, yün ya da likralı liflerde çamaşır suyu kullanmayın. Aynı şekilde üretan kumaşlarında ya da poliüretan süngerinde de çamaşır suyu kullanmamanız gerekir.
  • Karışık liflerden üretilen kumaşlarda, en hassas life uygun olan leke çıkarma yöntemlerini uygulayın.
  • Lekeli kumaşları ütülemeyin. Sıcaklık, lekeyi sabitleştirerek lekenin çıkarılmasını imkansızlaştırabilir.
  • Leke çıkarma işlemi boyunca giysiyi asarak kurutun. Leke tamamen çıkana kadar kurutma makinesine atmayın.
  • Leke çıkarılır iken, leke çıkarma yöntemleri sonuna kadar takip edilmelidir. Sonra giysiyi makinede etiketteki talimatlara göre yıkayın. Lekenin çıktığına emin olana kadar kurutma makinesinde kurutmayın.
  • Leke ya da leke çıkarıcı kalıntılarını çıkarmak için leke çıkarma yöntemleri uygulandıktan sonra giysiyi daima makinede yıkayın.
Gönderen yasemin zaman: 13:55 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Oje Lekesi Nasıl Çıkar ?


Oje

Oje, türlü renklerde bulunan bir tırnak cilasıdır ve dünya yüzündeki bir çok kadının kullanmaktan hoşlandığı bir şeydir. Oje; tırnakları güzel göstermesinin yanısıra, güçlendirici etkiye de sahiptir.

Oje Lekesi

Sık sık veya arada sırada oje kullanıyorsanız, oje lekesi oluşmasını engellemek için ürün ambalajındaki talimatları okumak, oje yapılan alanı örtü ile korumak ve eski bir giysi veya önlük kullanmak gibi bazı önlemleri almanız gerekir.
Bütün bu önlemleri alsanız bile ojenin; giysilere, halıya veya diğer zeminlere bulaşma riski her zaman olacaktır. Oje ve kozmetik ürün kaynaklı lekeler meydana gelmeden önce bunlarla baş etmenin yollarını öğrenmek, leke olduğunda hemen harekete geçebilmeniz açısından önemlidir. Oje lekesi için mümkün olduğunca çabuk müdahale etmek, lekeyi tamamen çıkarmadaki başarınıza olumlu katkı yapacaktır.

Oje Lekesi Nasıl Çıkar?

Birden çok kumaş veya elyaf çeşidi kullanılan giysiler ve halılar oje lekesi olduğunda, bir temizleme profesyonelinden destek almanız faydalı olacaktır.
Gönderen yasemin zaman: 13:54 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Boya Lekesi Nasıl Çıkar ?


Boya Lekesi

Boya, her zaman etrafa bulaşan bir şeydir ve daima bir şekilde giysilerinize boya lekesi bulaşacaktır. Giysilerinizden ve halılarınızdan çıkarabileceğiniz çok çeşitli tiplerde ve malzemede boyalar vardır.
Boya lekesini mümkün olduğunca leke oluşur oluşmaz çıkarmaya çalışın.

Plastik Boya mı yoksa Yağlı Boya mı?

Boya lekesi için hangi işlemin yapılacağını öğrenmenin birinci adımı, boyanın plastik mi (yani su bazlı mı) yoksa yağlı boya mı (yani yağ esaslı mı) olduğunu bilmektir.
Bunu anlamanın en kolay yolu, boya kutusunun üzerindeki etiketi okumaktır. Boya kutusu atıldıysa boyayı aldığınız yerden bilgi alabilirsiniz. Bu bilgi, böyle boya lekesi ve damlalarının (veya bu büyük bir boya döküntüsü de olabilir) nasıl çıkartılacağını bilmek açısından önemlidir.
Gönderen yasemin zaman: 13:53 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Çay Lekesi Nasıl Çıkar ?


Çay Lekesi

Yaşamımızın bir parçası olan çay, Türkiye'de sudan sonra en fazla tüketilen ikinci içecektir.
Bu yüzden işe gitmek için acele ederken güzelim temiz gömleğinize kaç defa çay döktüğünüzü sizin bile hatırlamanız zordur. Veya kaç defa halıdaki veya kilim üzerindeki çay lekesine yüzünüzü buruşturarak bakıp çıkarmak için uğraştınız ? Peki misafirlerinizin görmemesi için masanızdaki örtmeye çalıştığınız korkunç çay lekesine ne demeli ?
Çay lekesi oluştuğu kadar hızlı çıkarılmalıdır.

Çay Lekesi Çıkarma İşleminden Önce Uyulması Gerekenler

  • Çay lekesi için daima mümkün olduğunca en kısa zamanda müdahale edin. Eğer çay, giysi veya halı üzerinde kurumaya bırakılırsa, leke yerleşecek ve çıkarması çok daha güç olacaktır.
  • İşlem sırasında daima beyaz kağıt havlu veya bez tercih edin; aksi halde bu malzemelerin üzerlerindeki renkler veya desenler kumaşın üzerine akarak durumu daha da kötüleştirecektir.
  • Çay lekesi temizliğinde, lekenin daha az bulunduğu kenarlardan başlayıp lekenin fazla bulunduğu merkeze doğru müdahele etmeye gayret gösterin. Yoksa çay lekesi daha büyük alanlara yayılabilir.
  • Yalnızca emin olduğunuz ve yıkanabilir kumaşlara veya halıya talimatına göre işlem yapın. Doğal elyaflı, yün, ipek, keten, süet gibi narin bir kumaşlar veya astarlı giysiler sözkonusuysa, yapılan uygulamalar kumaşa zarar verebileceği gibi rengini de açabilir.
Gönderen yasemin zaman: 13:53 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Mum Lekesi


Doğum günü partilerinde, çeşitli kutlamalarda, bazı dinlerin törenlerinde ve aroma terapide de kullanılan renkli ve kokulu mumlar; dekoratif objeler, vurgulayıcı unsurlar ve ilginç sohbet konusu şeklinde varlık gösterirler. Çiçek kokulu mumlar koku duyumuzu şenlendirmelerine karşın, malesef hiç hoş görünmeyen mum damlaları görüntüye girerek bizi tekrar dünyanın bir temizlik işleri yeri olduğu gerçeğine geri döndürmektedir.
Mum konusunda genellikle fazla endişelenmeye gerek yoktur ve damlayan mumlar neredeyse meydana geldikleri kadar kolay bir şekilde çıkartılabilmektedir. Bunun yanında mumun damladığı yüzey tipine ve yerine bağlı olarak, mum lekesi çıkarılmasında doğru ve bilinçli yöntemlere ihtiyaç vardır. Ayrıca giysiler sözkonusuysa, yalnız kuru temizleme yapılabilen kumaşlar suyla temas etmemelidir.

Mum Lekesi Çıkarılırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Mum lekesi oluştuğu anda panik yapmamak gerekir. Yeni oluşmuş ve henüz sıcak durumda olan mum damlalarına müdahele etmek mumun çıkarılması bir yana daha da yayılmasına neden olabilir.
Bu yüzden birçok leke için erken müdahele etmek gerekirken sözkonusu olan mum lekesi ise biraz beklemek gerekir.
Mum, kimyası dolayısıyla katı halde daha kolay çıkarılır. Bu özellik, mumların (parafin mum, jel mum, simli mum, pasta mumu, kokulu mum, renkli mum, balmumu vb.) genel özelliğidir. Ayrı bir önem verilmesi gereken konu da; mum lekesi nasıl çıkar konusunda internette yazan ve tahminlere dayanan uygulamalarla mum lekesini çıkarmaya çalışmanın yüksek ihtimalle mevcut durumu daha da kötüleştirecek olmasıdır.
Emin olmadığınız sürece mum lekesi için müdahele etmemeniz ve bir temizleme profesyonelinden destek almanız daha iyi olacaktır.
Gönderen yasemin zaman: 13:51 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

12 Haziran 2011 Pazar

http://www.goomass.com/
Gönderen yasemin zaman: 14:25 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

8 Haziran 2011 Çarşamba

Cansız ve yıpranmış saçların bakımı

Zeytinyağı Tedavisi

Kurumuş ve yıpranmış saçları canlandırmanın en iyi yolu zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm kafa derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır.

Hintyağı Tedavisi

Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir.

Zeytinyağı ve Bal Kürü

Yarım çay fincanı zeytinyağıyla bir çay fincanı süzme balı karıştırın. Bu karışımı iyice çalkalayın ve bir kaç gün dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı baş derinize ovarak ve tarayarak yedirin. Ancak bu işlemi yaparken tarağın dişlerinin baş derinize batmamasına özen gösterin. Başınıza bir naylon torba geçirerek, başın sıcaklığını muhafaza etmeyi sağlayın. Karışımı başınızda yarım saat beklettikten sonra, saçlarınızı bol suyla durulayın. Bu işlem, koyu renk saçların ışıltılı bir hal alıp parlamasını sağlar.

Protein Tedavisi

Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.

Kakao Yağı Tedavisi

Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçek yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.

Mayonez Tedavisi

Kuru saçların en büyük ihtiyacı saç derisinin tıkanmış olmasından dolayı kaynaklanan yağ eksikliğidir. Bu açığı gidermek için mayonez tedavisi uzmanlar tarafından önerilen bir bakım kürüdür. Bir yumurtayı, 1 çorba kaşığı sirkeyi, 2 çorba kaşığı bitkisel yağı, uygulamadan hemen önce karıştırarak çırpın. Bu karışımı baş derinize ovarak iyice içirin. Ardından saçlarınızı tarayarak bütün karışımın saçlarınıza eşit yayılmasını sağlayın. 15 dakika böyle bekledikten sonra saçlarınızı yıkayarak durulayın. Bu tedavi baş derisine nem kazandırılmasına yardım eder ve kuru saçın yağla beslenmesini sağlar.
Gönderen yasemin zaman: 15:32 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Kuru Temizleme Nasıl Yapılır ?

İlk Kontrol - Ürünler Teslim Alınırken Nelere Dikkat Edilir ?

Kuru temizleme için gelen tekstil ürünleri ve giysiler müşteriden teslim alınmadan önce dikkatlice incelenir.
Belirlenen lekelerle ilgili müşteriden bilgi alınırken varsa kumaştaki deformasyonlarla ilgili de müşteriye bilgi verilir.
Temizleme işlemleri, etiket talimatına göre yapıldığından dolayı ürün üzerinde bulunan bakım sembolleri incelenerek yapılacak en uygun temizleme işlemine karar verilir. Kuru temizleme işlemi için uygun olmayan veya kuru temizleme işleminin uygunluğundan şüphe duyulan ürünler hakkında ürün sahibi bilgilendirilir ve ürüne yapılacak işlem, bu bilgilendirmenin neticesine göre belirlenir.

Gruplandırma - Ürünlerin Gruplandırılması Nasıl Yapılır ?

Başka ürünlerle karışmaması için numaralandırılan giysiler ve tekstil ürünleri daha sonra renklerine göre gruplandırılır. Bazı tekstil boyaları “gevşek” olduğundan (bunun ana sorumlusu kırmızıdır) ve üretici firmaların gerekli testleri yapmamasından dolayı kuru temizleme çözücüsüne daldırıldıklarında boya akıtacaklardır.
Bunlar, renk bulaşmasını engellemek amacıyla açık renkli çamaşırlarla birlikte kuru temizleme yapılmazlar. Bu yüzden açık renk ve koyu renk kumaşlar gruplandırıldıktan sonra ayrı sepetlere bırakılırlar.

Lekelere Müdahele - Lekelere Ön Müdahele Nasıl Yapılır ?

Temizlik sepetine bırakılan ürünlere, kabinli leke masalarında profesyonel leke çıkarıcılar kullanılarak ön leke çıkarma işlemiyle gerekli müdaheleler yapılır.
Ön leke çıkarma işlemi; lekelerin tamamen çıkarılmasını sağlayabildiği gibi kuru temizleme işlemi için hazırlık aşaması vazifesini de görür. Bu sırada ilk kontrol aşamasında fark edilemeyen leke veya deformasyonlar varsa bunlarla da ilgili ürün sahibine telefonla bilgi verilir.

Son Kontrol - Temizleme Öncesi Hangi İşlemler Yapılır ?

Leke masasında incelenen giysilere (fermuar, çıtçıt, düğme gibi bağlayıcı öğeler dahil olmak üzere) kuru temizleme için müsait olup olmadıklarını anlamak için bir kez daha kontrol yapılır.
Giysilerde yabancı cisimler olup olmadığı da kontrol edilir. Plastik kalemler gibi nesneler, kuru temizleme çözücü banyosunda çözünerek çamaşırlara giderilemeyecek şekilde zarar verebilir. Bazı süs niteliğindeki bağlayıcı öğeler, üretici tarafından gerekli testler uygulanmadığı için ya kuru temizleme çözeltisine karşı dayanıklı değildir ya da kuru temizleme makinasında mekanik temizleme aksiyonuna dayanamazlar.
Bunlar sökülür ve kuru temizleme sonrasında tekrar dikilir veya küçük kapitone bir koruyucuyla korunurlar.
Tüyle doldurulmuş yatak örtüleri veya püsküllü örtüler vb. bol delikli bir torba içine konulduktan sonra kuru temizleme yapılır.

Kuru Temizleme - Ürünler Nasıl Kuru Temizleme Yapılır ?

Bir kuru temizleme makinası, evlerde kullanılan çamaşır makinesi ile kurutma makinesi bileşimi bir makinadır. Giysiler, kuru temizleme makinesinin çekirdeğini oluşturan bir yıkama/santrifüj bölmesine (sepet veya tambur olarak adlandırılır) konulur. Yıkama bölmesi, dış bir bölme içinde dönen yatay ve delikli bir tambur içerir.
Dış bölme; kuru temizleme sırasında kullanılan çözücüyü içerirken, dönen tambur; kuru temizleme yapılacak olan ürünleri barındırır.
Sepet veya tambur, kuru temizleme makinaları büyüklüklerine göre farklılık göstermekle beraber yaklaşık olarak 10-40 kg. arasında kapasiteye sahiptir.
Yıkama çevrimi sırasında, tambur bölme yaklaşık olarak 1/3 oranında çözücüyle doldurulur ve dönerek çamaşırları altüst eder.
Bu esnada kuru temizleme makinası tamburundaki çözücü sıcaklığı, 30 derecede muhafaza edilir.
Daha sonra çözücü, bir arıtma kazanı ile kondansatör içeren bir yoğuşturma ünitesine gönderilir. Yoğuşturulan çözelti bir ayırma ünitesine gönderilir ve bu ünitede kalan su, kuru temizleme çözücüsünden ayrılır ve sudan ayrılan kuru temizleme çözücüsü
‘temiz çözücü’ tankına aktarılır.
Normal bir yıkama çevrimi, giysilerin tipine ve kirlenme derecesine bağlı olarak 8-15 dakika arasında yapılır. İlk üç dakika süresince çözülebilir kirler, perkloroetilen içinde çözünür ve çıkar. Yerleşmiş, zor kirlerin çözünmesi fazladan üç dakika kadar daha alır.
Hidrokarbon çözücü kullanan makinaların yıkama çevrimi, kirlerin daha yavaş çözünmesi nedeniyle en az 25 dakika yapılır.
Yıkama çevriminin sonunda, makine bir durulama çevrimi başlatır ve kuru temizleme makinesine yüklenen giysiler temiz çözücü tankından gelen yeni arıtılmış çözücüyle durulanır. Bu temiz çözücüyle yapılan durulama, kirlerin “kirli çözücüden” tekrar giysilerin yüzeyine emilmesinin yaratacağı renk atmasını engeller.
Kuru temizleme makinası, durulama çevriminden sonra santrifüj işlemini başlatır. Bu işlemde, tekrar kullanılmak üzere kuru temizleme çözücüsü geri kazanılır. Modern kuru temizleme makinaları, kullanılan çözücünün yaklaşık olarak %99.99’unu geri kazanır.
Santrifüj çevrimi, yıkama bölmesindeki çözücünün boşaltılması ve sepetin dakikada 350-450 devir hızlandırılmasıyla yapılır; bunun sonucunda, çözücünün büyük bölümü santrifüj sırasında kumaştan ayrılır. Daha sonra kuru temizleme makinası, kurutma çevrimine geçer.
Kurutma çevriminde, giysiler sepetin içinde devir daim yapan bir sıcak hava akımında (63°C/145°F) altüst edilir ve santrifüj çevriminden sonra kalmış olan kuru temizleme çözücüleri buharlaştırılır. Daha sonra makinadan atılan sıcak hava bir soğutma ünitesinden geçer; bu ünitede, kuru temizleme çözücüsü buharlaştırılıp yoğuşturularak tekrar arıtılmış çözücü tankına geri döndürülür.
Yeni nesil kuru temizleme makinaları, kapalı bir döngü sisteminden yararlanır. Bu sistemde, soğutulan hava yeniden ısıtılır ve yeniden devir daimi gerçekleştirilir. Bunun sonucunda kuru temizleme çözücüsünün geri kazanımı artar ve daha az hava kirliliği yaratılır.
Kuru temizlemenin ilk zamanlarında, ucuz olduğu için ve zararsız olduğu düşünülerek çok miktarda perkloroetilen atmosfere atılırdı.
Kurutma çevriminin tamamlanmasından sonra, bir kokulandırma (havalandırma) çevrimi gerçekleştirilerek giysiler serinletilir.
Serin dış havanın giysiler üzerinde ve daha sonra aktifleştirilmiş karbon ve polimer reçinelerinden yapılma bir buhar geri kazanım filtresinden geçirilerek kuru temizleme makinasında dolaştırılmasıyla geriye kalmış olan çözücüler de çıkarılır.
Havalandırma çevriminden sonra giysiler temizlenmiş olur ve ütüleme, apreleme işlemine hazır duruma gelir.
Gönderen yasemin zaman: 15:31 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Tatlı ve baharat kalori miktarı

kalori_03
Tatlılar ve Şekerliler
100 gr Bal 315 kalori
100 gr Dondurma 193 kalori
100 gr Çikolata 550 kalori
100 gr Marmelat 275 kalori
100 gr Tahin Helvası 516 kalori
100 gr İrmik Helvası 302 kalori
100 gr Şeker 384 kalori
100 gr Muhallebi 173 kalori
100 gr SütLaç 140 kalori
100 gr Kadayıf 290 kalori
100 gr Şöbiyet 300 kalori
100 gr Üzüm Pekmezi 293 kalori
100 gr Kakao 289 kalori
kalori_01
Baharatlar
100 gr Defne Yaprağı 313 kalori
100 gr Dereotu 253 kalori
100 gr Hardal Tozu 470 kalori
100 gr Hindistan Cevizi 525 kalori
100 gr Karabiber 255 kalori
100 gr Kırmızı biberi 318 kalori
100 gr Kekik 275 kalori
100 gr Kimyon 375 kalori
100 gr Tarçın 260 kalori
100 gr Zencefil 350 kalori
Gönderen yasemin zaman: 15:29 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

Meyve ve Sebzelerin kalori miktarları

Meyvelerin Kalorisi:
100 gr Ananas 53 kalori
1 adet Armut 70 kalori
1 adet Avokado (orta boy) 190 kalori
100 gr Çilek 100 gr. 26 kalori
1 adet Elma (orta boy) 60 kalori
1 adet Erik 18 kalori
1 adet (orta boy) Greyfurt 60 kalori
300 gr (1 ince dilim) Karpuz 55 kalori
300 gr (1 dilim) Kavuz 40 kalori
1 adet Kayısı 8 kalori
100 gr Kiraz 40 kalori
1 adet (orta boy) Kivi 34 kalori
1 adet (orta boy) Limon 15 kalori
1 adet (orta boy) Mandalina 50 kalori
1 adet (orta boy) Mango 73 kalori
1 adet Muz (orta boy) 100 kalori
100 gr Nektarin 46 kalori
1 adet (orta boy)Portakal 50 kalori
1 adet Şeftali 60 kalori
1 adet Taze Hurma 15 kalori
100 gr Taze İncir 41 kalori
100 gr Kuru İncir 59 kalori
100 gr Üzüm 57 kalori
100 gr Dut 93 kalori
kalori_05
Sebzelerin Kalorisi
1 Adet 50 gr Domates 14 kalori
1 Adet 50 gr Enginar 10 kalori
1 Adet 50 gr Patlıcan 28 kalori
1 Adet 20 gr Salatalık 11 kalori
100 gr Taze Fasulye 90 kalori
100 gr Brokoli 35 kalori
100 gr Brüksel Lahanası 35 kalori
100 gr Kabak 25 kalori
100 gr Havuç 35 kalori
100 gr Karnabahar 32 kalori
100 gr Kereviz 18 kalori
100 gr Marul 11 kalori
100 gr Mantar 15 kalori
100 gr Soğan 14 kalori
100 gr Bezelye 89 kalori
100 gr Taze Yeşil Biber 15 kalori
100 gr Haşlanmış Patates 100 kalori
100 gr Ispanak 26 kalori
100 gr Lahana 20 kalori
100 gr Bakla 72 kalori
100 gr Bamya 36 kalori
100 gr Börülce 127 kalori
100 gr Maydonoz 44 kalori
100 gr Nane 65 kalori
100 gr Semizotu 32 kalori
100 gr Sarmısak 137 kalori
100 gr Soya Fasulyesi 403 kslori
100 gr Turp 19 kalori
100 gr Yer Elması 75 kalori
Gönderen yasemin zaman: 15:27 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

2 Haziran 2011 Perşembe

Kandil Tebriği

İslam aleminin ve tüm müslümanların mübarek regaib kandilini kutlarım...
Gönderen yasemin zaman: 18:02 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

31 Mayıs 2011 Salı

Mangal Keyfi Yaparken Dikkat ... !

Lezzet şöleni kabusa dönüşebilir
Havalar ısındı, mangalcılar sezonu açtı. Keyifle başlayan lezzet şöleni sizin kabusunuz olabilir dikkat.





Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, etlerin mangalda doğrudan ateşle temas ederek pişmesi ve yanmasıyla, özellikle sindirim sisteminde olmak üzere pek çok organda kansere yol açabilen maddeler oluşabileceğini bildirdi. SAĞLIKLI BİR MANGAL KEYFİProf. Dr. Yorulmaz, ''Sağlıklı bir mangal keyfi için, ateşi uzun süre korumak amacıyla önce mangalın dibine 2 parmak kül konulmalı, üzerine odun kömürü çok büyük parçalar kırılıp içleri de iyice yanacak büyüklükte kırılarak, 10 santimetre yüksekliğinde döşenmelidir. Böyle hazırlanan mangalda, dipten hava alamayan kömürler daha uzun süre yanar'' dedi.Mangal kömürü içinde siyah kısım kalmayacak biçimde iyice yandıktan ve alev alev yanma bittikten sonra pişirme işlemine başlanması gerektiğini ifade eden Yorulmaz, mangal için tavuk eti gibi beyaz et tercih edilmesi gerektiği, eğer kırmızı et pişirilmek istenirse yağsız olması ve içine kuyruk yağı konulmamasının faydalı olacağını söyledi.Kömür közüyle et arasında en az 15 santimetrelik bir mesafe bırakılması, etlerin ateşe çok yakın ya da alevle yakılarak pişirilmemesi gerektiğini anlatan Yorulmaz, yapılması gerekenler hakkında şunları söyledi:
''Etlerle birlikte sebzeler de pişirilmeli veya etle birlikte salata şeklinde ya da pişmiş sebze yenilmelidir.


Mangalda yapılan etle birlikte mutlaka yoğurt, ayran gibi alınmalı. Mangalda pişirilmiş et, haftada bir kereden daha sık tüketilmemelidir. Etler, asla az pişmiş olarak da yenmemelidir. Mangalda et yapılırken bu kurallara uyularak sağlığımızı korumak çok önemlidir.''
Gönderen yasemin zaman: 14:10 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş

İSTANBUL MESİRE YERLERİ



Malumunuz havalar ısındı,yaz geldi.Güneşi ve yaşili çok özledik.Şimdi piknik yapmak eğlenemk isteyenimiz çoktur.Bende piknikçiler için İstanbul'daki mesire alanlarının bir kaçını yazmak istedim. Şimdiden iyi eğlenceler,bol güneşler :)




İSTANBUL MESİRE YERLERİ
 
ANIT ÇINARLAR
Çatalca merkezinden rahatlıkla ulaşılabilen bu anıt ağaçlar, tabiatın gücünü ve bereketini göstermesi bakımından son derece ilginç örneklerdir... Ayrıntılar >

AVCIKORU MESİRE YERİ
Üsküdar-Şile TEM Otoyolunun Ömerli mevkii civarında zengin ağaç örtüsüne sahip mesire yerlerindendir... Ayrıntılar >

AYDOS MESİRE YERİ
Aydos Tepesi ve eteklerindeki doğal güzelliklerle bezeli mesire yeri, günlük dinlenme ve aktiviteler için ideal bir atmosfer sunmaktadır... Ayrıntılar >

AYVAT BENDİ MESİRE YERİ
Küçük yükseltilerin arasındaki su toplama havzası Beigrad Ormanları'ndaki en güzel manzaralardan biridir... Ayrıntılar >

AZİZPAŞA MESİRE YERİ
Maslak-Gültepe-Levent-Kağıthane- Eyüp gibi yerleşimlere yakınlığı, ilginç bitki örtüsü ve geniş piknik alanlarıyla çok tercih edilen bir bölgedir... Ayrıntılar >

BAHÇEKÖY FİDANLIĞI
İstanbullular istedikleri fidanı çok uygun fiyatlarla alabilecekleri gibi, uzmanların bilgisinden de yararlanabilirler... Ayrıntılar >

BELGRAD ORMANLARI  - NEŞET SUYU
Neşetsuyu Mesire Yeri, zengin flora ve faunasıyla doğa bilimcilere de hizmet vermektedir... Ayrıntılar >

BELGRAD ORMANLARI - BENTLER
Ormanın derinliklerine kadar uzanan yürüyüş parkurları ve bisiklet yolu sizi her mevsim ayrı bir güzelliğe taşır... Ayrıntılar >

BELGRAD ORMANLARI - FALİH RIFKI ATAY
Ormanın derinliklerine yapılacak yürüyüşlerde bir çok çiçek ve bitki türü sizleri karşılayacaktır... Ayrıntılar >

BİNBAŞI MESİRE YERİ
Kemerburgaz ya da Belgrad Ormanları v içinden rahatlıkla ulaşabileceğiniz zengin bir ağaç ve bitki örtüsüne sahip piknik yeridir... Ayrıntılar >

BÜYÜKADA MESİRE YERİ
Yeşilin ve mavinin kucaklaştığı bir güzel beldede hem tatil yapıp hem de çalışabilmek fikri kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Ayrıntılar >

ÇATALCA - M. ÇAKMAK MESİRE YERİ
Mareşal Fevzi Çakmak'ın adını taşıyan bu mesire yeri, Çatalca'nın önemli dinlenme ve piknik yerlerinden biridir... Ayrıntılar >

ÇİLİNGOZ MESİRE YERİ
Karadeniz'in kıyısında uzun ve hayli geniş beyaz bir kumsal... Dalgaların yüzyıllardır döve döve ilginç şekillere bezediği kayalıkların arasından denize karışan bir dere... Ayrıntılar >

DEĞİRMENBURNU MESİRE YERİ
Adalar deyince akla bir çok güzellik gelir. Bunların arasında Heybeliada'daki Değirmenburnu mevkii ayrı bir cazibeye sahiptir... Ayrıntılar >

DİLBURNU MESİRE YERİ
Sadece İstanbul'un değil, Türkiye'nin de en nadide köşelerinden biri... Ayrıntılar >

ELMASBURNU MESİRE YERİ
Karadeniz'in maviliğini bölen siyah kayaların korumasıyla oluşan enfes bir koy... Ayrıntılar >

FATİH ORMANI MESİRE YERİ
Bisiklet tutkunlarının sıkça uğradığı Fatih Ormanı, giriş kısmının sol tarafındaki geniş çocuk bahçesiyle de aileler tarafından tercih edilmektedir.... Ayrıntılar >

FATİH ÇOCUK ORMANI, PARKORMAN
 'Dört mevsim eğlencenin merkez üssü' olarak sloganlaşan hizmet anlayışı tabiatla da hayli barışık... Ayrıntılar >

FATİH ÇEŞMESİ MESİRE YERİ
Burada kuş cıvıltıları arasında unutulmaz bir gün geçirmek ya da koşu yaparken bir sincap ile karşılaşmak, unutulmaz hatıralar arasında yerini alır... Ayrıntılar >

GAZİ MAHALLESİ MESİRE YERİ
Oturma mekanları bulunmamasına rağmen yürüyüş ve piknik için uygun şartlara sahiptir... Ayrıntılar >

GÖKTÜRK GÖLETİ MESİRE YERİ
Fotoğraf makinenizi kurup, martıların maviyle yeşil arasında süren yaşamlarını görüntüleyebilirsiniz... Ayrıntılar >

GÖKTÜRK FİDANLIĞI
Bereketli topraklar üzerindeki 328 dönümlük saha, haftanın her günü İstanbullularla dolup taşmaktadır... Ayrıntılar >

GÖZTEPE MESİRE YERİ
İstanbul'u ve Boğaz'ı farklı bir panoramadan seyretmek istediğinizde Anadolu yakasında  mutlaka bulunmanız gereken noktalardan biridir... Ayrıntılar >

HACET DERESİ MESİRE YERİ
Küçük hacmine rağmen devasa çam ağaçlarıyla Tuzla çevresinin önemli piknik alanlarından biridir... Ayrıntılar >

IRMAK MESİRE YERİ
Özellikle hafta sonu başta aileler ve kalabalık gruplar olmak üzere geniş bir ziyaretçi yelpazesine hitap eder... Ayrıntılar >

İMRAHOR MESİRE YERİ
Mavi ve yeşilin içice girdiği mesire yeri tabiat severlerin hayli ilgisini çekmektedir... Ayrıntılar >

İNCEĞİZ MESİRE YERİ
Cenevizliler'in 9. yüzyılda yüksek kayalara oyduğu 3 büyük mağara. Ve toprağın bereketiyle göğe uzanan ağaçlar... Ayrıntılar >

KAYMAKDOLDURAN MESİRE YERİ
Boğaz'ın girişine uzanan Beykoz'da; 'Havası suyu bir başka' denir ya, işte öyle bir yer... Ayrıntılar >

KİRAZLIBENT MESİRE YERİ
 Yüksek ağaçları, ince patika yolları ve tarihi Kirazlıbenti ile mutlaka görülmesi gereken mesire yerlerinden... Ayrıntılar >

KÖMÜRCÜ BENDİ MESİRE YERİ
 Arazi biraz engebeli olmakla birlikte göğe uzanan ağaçlarıyla farklı bir güzelliğe sahiptir... Ayrıntılar >

KURT KEMERİ MESİRE YERİ
Patika yolu, koşu ve yürüyüş parkurları da mevcuttur... Ayrıntılar >

MARMARACIK MESİRE YERİ
Hırçın Karadeniz'in dinlenip nefes aldığı, küçük bir koyla çam ağaçlarına doğru uzandığı yerdir, ister koşup oynayın, ister balık tutup yüzün, ister tabiatın sessizliğini dinleyin... Ayrıntılar >

MEHMET AKİF ERSOY MESİRE YERİ
ehmet Akif Ersoy mesire yeri, neredeyse anıtsal değere ulaşan ağaçlarıyla da önem taşımaktadır... Ayrıntılar >

MİHRABAD MESİRE YERİ
Özellikle bahar aylarında katır tırnakları ve defne kokuları arasında dolaşmak ayrı bir keyiftir... Ayrıntılar >

POLONEZKÖY TABİAT PARKI
Polonyalılar'ın ağırlıkta olduğu köyde, farklı bir kültür ve hayat tarzının da yansımalarını görebilirsiniz, ve camping alanları özellikle hafta sonları için idealdir... Ayrıntılar >

SAZAKÇEŞME MESİRE YERİ
Dinlenme, yürüyüş ve piknik aktiviteieri için Anadolu yakasının önemli mesire yerlerinden biridir... Ayrıntılar >

ŞAMLAR-ARNAVUTKÖY MESİRE YERİ
Fıstık çamları altındaki geniş düzlükler, yürüyüş yolları, tilki, şahin ve diğer yabani hayvanlarıyla İstanbullular için ideal bir tabiat köşesidir... Ayrıntılar >

TAŞDELEN MESİRE YERİ
Çam, Meşe, Kayın ve Göknar ağaçlarıyla kaplı nezih bir mesire yeridir... Ayrıntılar >

TAYAKADIN MESİRE YERİ
Yeşili,bakımlı üniteleri ve hizmet kalitesiyle Avrupa yakasının önemli buluşma noktasıdır... Ayrıntılar >
Kaynak: İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürlüğü
Gönderen yasemin zaman: 14:08 Hiç yorum yok:
Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

İzleyiciler

Blog Arşivi

  • ►  2015 (5)
    • ►  Ocak (5)
  • ►  2014 (22)
    • ►  Ekim (3)
    • ►  Eylül (7)
    • ►  Temmuz (5)
    • ►  Haziran (4)
    • ►  Mayıs (3)
  • ►  2012 (17)
    • ►  Eylül (6)
    • ►  Ağustos (9)
    • ►  Mayıs (2)
  • ▼  2011 (45)
    • ▼  Eylül (6)
      • internetten para kazanma yolları
      • Erişte nasıl hazırlanır ?
      • SALAMURA ASMA YAPRAĞI NASIL YAPILIR ?
      • TURŞU NASIL YAPILIR ?
      • KIŞ HAZIRLIKLARI BAŞLASINNNN ...
      • Kış Geliyor, Soğuk Algınlığına Dikkat
    • ►  Temmuz (5)
      • Sıcak ve Güneş çarpması hakkında yapılması gereken...
      • Sineklik Çeşitleri
      • İsilik Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
      • Hamam böceğinden kurtulma yolları
      • Bitten Kurtulma Yolları
    • ►  Haziran (16)
      • Koltuklarım eskidi diye üzülmeyin,işte yeni koltuk...
      • eski eşyalarınızı değerlendirmek adına bir kaç öne...
      • Sevgili takipçilerim, sizler için  eski çoraplarda...
      • ev işlerini kolaylaştıran yeni pratik bilgiler
      • İŞTE EV İŞLERİ İÇİN PRATİK PÜF NOKTALARI!..
      • Leke Çıkarma Yöntemleri
      • Oje Lekesi Nasıl Çıkar ?
      • Boya Lekesi Nasıl Çıkar ?
      • Çay Lekesi Nasıl Çıkar ?
      • Mum Lekesi
      • http://www.goomass.com/
      • Cansız ve yıpranmış saçların bakımı
      • Kuru Temizleme Nasıl Yapılır ?
      • Tatlı ve baharat kalori miktarı
      • Meyve ve Sebzelerin kalori miktarları
      • Kandil Tebriği
    • ►  Mayıs (18)
      • Mangal Keyfi Yaparken Dikkat ... !
      • İSTANBUL MESİRE YERLERİ

Hakkımda

Fotoğrafım
yasemin
5 ocak 1981 istanbul doğumluyum, evliyim, bir kızım ve birde oğlum var.Site aracılığıyla hayatın kaynak bilgilerini ,püf noktalarını,mutfak,ev tasarım,kadın,erkek,çocuk,anne,baba ve gençlerle ilgili her şey burada.Bilgilerimi sizlerle paylaşmak istedim
Profilimin tamamını görüntüle

Sayfalar

  • Ana Sayfa

Bu Blogda Ara

Filigran teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.